SELANİK GEZİ REHBERİ
Yunanistan'ın en büyük ikinci kenti, kültür başkenti olan Selanik aslında yaz sıcağında gezilebilecek bir şehir değil, hatta bir Antalya sıcağı nedeniyle kış ayları dahi tercih edilebilir gezmek için. Orta Makedonya olarak adlandırılan bölgenin de başkentidir, şehir merkezinin nüfusu 300 bin civarındadır, tüm Selanik nüfusu ise 1.1 milyondur. Bu kadar büyük bir kent tabi ki bir günde gezilmez ancak mutlaka gezilmesi gereken yerleri derlemeye çalıştık.
KISA TARİHÇESİ
Selanik şehrinin adı Yunanca Thessalos ve Niki kelimelerinin birleşiminden gelmektedir, "Thessalian Zaferi" anlamına gelmektedir. Adını Makedon prenses aynı zamanda Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike ‘den almaktadır. Kral Filip kızının büyük zafer günü doğması üzerine kızına bu ismi vermiş, şehir de M.Ö 315 yılında Makedon kralı Kassander tarafından antik şehir Terma yakınlarında kurulmuş ve şehre eşinin yani Büyük İskender’in kızkardeşinin adını vermiştir.
M.S. 168 yılında Makedon Krallığının yıkılması ile kent Roma Cumhuriyetinde bağımsız hale gelmiş, Roma ticaret yolları sayesinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Hatta kent Roma imparatorluğu içerisindeki Yunanistan eyaletinin başkenti olmuştur. 476’da Roma İmparatorluğunun çöküşüyle, bu kez de Doğu Roma İmparatorluğunun ikinci büyük ve önemli kenti olmuştur.
14. yy’da kentin nufusu 100 bini geçmiştir. Bu kadar büyük bir şehir sürekli farklı devletlerce işgal edilmiştir, Araplar, Haçlılar, Bulgarlar derken Bizanslılar elinde kalmış ancak Bizans Devleti tarafından Osmanlılara yardım karşılığında 1423 yılında Venedik Cumhuriyetine verilmiştir. 1430 yılında Sultan II. Murad Selanik’i Venediklilerden almıştır.
Kentin Osmanlılara geçişi zenginliğini ve önemini değiştirmemiş, İzmir'le birlikte en önemli ticaret merkezi konumunu korumuştur. Osmanlılar döneminde Selanik’in Yahudi ve Müslüman nüfüsu artmış, Şehir kozmopolitan bir yapıya erişmiştir. Özellikle 15. ve 16. yy sonlarında Yahudilerin İspanya’dan kovulmaları üzerine Selanik'ee Yahudi göçü de yoğunlaşmıştır. Selanik aynı zamanda yeniçerilerin eğitildiği şehir olmuştur. 1826 yılında Osmanlı İmparatorunun emriyle Yeniçeri ocağı topa tutulup yok edilmiş yaklaşık 10 bin yeniçeri Selanikte öldürülmüştür. Bu olaya aşağıda Beyaz Kule anlatılırken tekrar değinilecektir.
Kent büyümeye devam edince 1888 yılında Selanikde ilk kez tramvay seferleri başlamış, kentin genişlemesine izin vermek amacıyla kent surları yıkılmıştır. 1893 yılında Selanik ve Orta Avrupa ülkeleri arasındaki tren bağlantıları tamamlanmıştır. Bu gelişme kenti Osmanlı'ya bağlamamış, 1912 yılında Balkan Savaşları ile Osmanlı'dan ayrılıp Yunanistan hakimiyetine girmiştir.
1917’de kentin büyük bölümünü yok eden bir yangın çıktı, henüz yeni Yunanistan yönetiminin çabalarıyla kentin kentsel ve mimari düzenlemesi hızlandırıldı ve Antik Yunan ve Avrupa öğeleriyle zenginleştirildi. Bunun sonucunda birçok Osmanlı ibadethanesi ve kamu kurumuna ait bina yıkıldı. (Yangının neden çıktığı, neden büyüdüğü, neden söndürülmediği gibi konularda çokça tartışma mevcuttur)
Yunan-Türk nüfus mübadelesi kararının alındığı Lozan Anlaşması sonucunda Anadolu ve Trakya göçmenlerinin yeni yerlerine yerleştirilmesi ve 1930’lu yıllardaki iç göç sonucunda bölgedeki nüfus dengelerinde önemli değişiklikler oldu. 2. Dünya Savaşı’nda, Alman işgali sırasında kentin Yahudi nüfusu katledildi. 1944 yılına Kadar Alman işgali devam etti. 1997 yılında Selanik, Avrupa Kültür Başkenti oldu.
SELANİK'E NASIL GİDİLİR?
İstanbul'a (Mecidiyeköy) 600 km mesafedeki Selanik'e pasaport işlemleri haricinde kendi aracınızla 7 saatte gidebilirsiniz, tabi Yunanistan tarafında 10 euro da otoban ücreti vermeniz gerekecek. Çok uzakmış arabayla gitmeye değmez demeyin, asıl gezi şekli olarak bunu tavsiye ederiz, sadece parkettiğiniz yerlere dikkat edin, 5-6 saat için 30 euro vermeyin.
Yine bir çok tur firması özellikle yaz aylarında neredeyse her gün olacak kadar sık tur programı düzenliyor, burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri çok basit olan şehir turu için dahi tur şirketlerinin yüksek miktarda ekstra ücret istemesi.
Ayrıca Esenler otogarından da Kamil Koç, Metro Turizm gibi otobüs firmaları 40/45 euro bilet ücretiyle her gün 3/4 sefer düzenlemektedir. Biraz daha pahalı olan bir diğer alternatif ise uçak.
SELANİK'TE GEZİLECEK YERLER
ARİSTOTELES MEYDANI
1917’deki yangında Selanik yukarılarda olan eski şehir Ano Poli hariç, neredeyse tamamı yanmıştı. Yangından sonra Venizelos, yeni bir şehir planı yapılmasını istemiştir. Bu amaçla bir araya gelen mimarların Bizans Mimarisi ile uyumlu olacak şekilde paralel bulvarlarlar, geniş kamusal alanlar ve caddeler içeren bir plan yapmıştır. Fransız Ernest Hebrard ise 3 tarafı caddeler ve bulvarlara açılan bir tarafı ise deniz olan, sonraları Büyük İskender Meydanı olarak adlandırılacak olan, Aristoteles Meydanı’nı koymuştur. Meydan sahil kenarındaki Nikis Bulvarı üzerinde yer alır, yukarıdan bir şarap bardağı gibi görünmektedir ve ayak kısmı trafiğe kapalı Aristoteles Bulvarına çıkmaktadır.
Meydanı, çevresindeki Yunanistan Cumhuriyeti binaları listesinde bulunan 12 bina oluşturur, büyük kısmı 1950'lerde inşa edilmiştir. Meydanı çevreleyen birçok bina yenilenmiştir ve kuzey kısmı büyük oranda 2000'li yıllarda restore edilmiştir.
Açık bir meydan şeklinde olduğundan yılın her günü ve saati ziyarete açıktır. meydanın çok yakınında bulunan Ladadika Bölgesi yemek ve vakit geçirmek için tercih edilmektedir.
BEY HAMAMI
Meydandan kuzeye doğru Aristoteles Bulvarında güzel restore edilmiş veya yeni yapılmış ancak tarih içinde yürüyormuş havası alacaksınız, hemen cadde ortasında 1911 yılında Osmanlı tarafından öldürüldüğü belirtilen ortodoks rahip Emilianos Lazaridis heykelini göreceksiniz, aslında tüm Yunanistan bu şekilde heykellerle donatılmış durumda. Caddenin bitiiği yerde ise hemen solunuzda Osmanlı Dönemi’nde Selanik’te yapılmış ilk hamam karşınıza çıkar. II. Murad’ın Selanik’i almasından kısa bir süre sonra 1444 yılında yapılmıştır. Hamamın hem kadınlar hem de erkekler bölümü bulunmaktadır. Yunanistan’da ayakta kalabilmiş en büyük hamam olması dolayısıyla ayrıca bir öneme sahiptir. Günümüzde binanın bir kısmı Arkeoloji Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır.
PANAGİA CHALKEON KİLİSESİ
Aristoteles Bulvarının sol tarafında hamam sağ tarafında ise Selanik antik agorasının güneyinde, eski şehrin merkezine doğru, 1028 yılından kalma kilise karşımıza çıkmaktadır, bu da şehrin esas yönetim merkezinin bu bölgede olduğunu göstermektedir. Bugün özellikle yangından sonra yükselen şehir dikkate alındığında temeli şehir seviyesinin altında kalmıştır. Bu kilise Osmanlı zamanında Kazancılar Camii olarak kullanılmış, Yunanistan tarafından tekrar Kiliseye çevrilmiştir. Halk arasında Kırmızı Kilise olarak da bilinmekte.
ANTİK KENT / AGORA
Antik kentin Roma Kalbi , aynı zamanda “Antik Agora” olarak da bilinen Roma Forumu, Bey Hamamı veya Kilisenin hemen kuzeyindedir. Agora, M.S. 1. yüzyılın sonlarında Romalılar tarafından inşa edilmiştir. Galerian Saray Kompleksi ile birlikte Selanik'teki siyasi ve kamusal yaşamın merkezi olmuştur. Forum, kemerler ve çeşmeler ile güzelce dekore edilmiştir. Agoranın içinde, restore edilmiş antik amfitiyatro (Odeion) 'u standları ve manzarasıyla, etkileyici iki katlı stoaları oluşturan eski sütunları ve mozaik zeminleri dışardan görülebilmektedir.
ATATÜRK EVİ MÜZESİ
Son gezdiğimiz Agora'dan 700 metre kadar uzaklıkta olan, bu nedenle de rahatlıkla yürüyebileceğiniz bir yerde olan Atatürk Evi Apostolou Pavlu Caddesi‘nde yer alıyor. Selanik Türk Konsolosluğu’nun hemen yanında yer alan Atatürk Evi, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğup büyüdüğü ev olarak oldukça değerli.
Yaygın bilinen bilgiye göre Atatürk Evi, 1870’de Rodoslu müderris Hacı Mehmed tarafından yaptırılmış. Yakın zamanda restore edilerek ziyarete açılan binayı, ücretsiz olarak gezmek mümkün. Fotoğraflardan da görüleceği üzere 2 katlı olan eve girmeden önce evin girişinde nereden geldiğinizi yazdırıyorsunuz. Tabi yer Yunanistan olunca saldırı ihtimali nedeniyle hemen sokağında geniş güvenlik önlemleri bulunduğunu görmek de şaşırtmadı.
YORGO ROTUNDASI
MS 4. yüzyılda Roma imparatoru Galerius, kendisinin Selanik’teki sarayına bağlanan imparatorluk semt yapıları olarak Galerius Sarayı ve Rotunda’yı kurdurmuştur.
Rotunda M.S. 306 yılında Romalılar tarafından inşa edilmiştir ve kentin en eski dini yerlerinden biridir. Orijinal hali, bir türbe olarak kullanılmasını öngörüyordu, ancak arkeologlar başlangıçta bir Roma tapınağı olarak kullanıldığını tahmin ediyor. Rotunda, büyük dairesel bir yapıdır. Roma’daki Pantheon gibi kurulmuştur. Yapılışından sonra Roma imparatoru I. Konstantin’in emriyle kiliseye çevrilmiştir.
Rotunda 1590 yılında Sultan Hortaç Camii olarak adlandırılmış ve camiye çevrilmiştir. Camiye dönüştürülürken yapıya bir de minare eklenmiştir. Bu minare günümüzde de tepesi dışında ayaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde de adı geçen yapı çok kalın duvarları sayesinde 1700 yıldır ayakta duruyor. 2015'te geçirdiği genişletilmiş restorasyon ve koruma çalışmaları sonrasında kapılarını yeniden açtı, giriş ve gezmek ise ücretsiz.
GALERİUS SARAYI VE GALERİUS KEMERİ
M.S. 299’da Perslere karşı yaptığı başarılı savaştan sonra Galerius, Selanik’i eyaletin başkenti yaptı ve kenti geliştirmek için saraylar, kamu binaları, çeşmeler ile donattı. Özellikle Saray 150 bin m² lik alan ile çok gösterişli ve büyük durumdaydı. Bugün kalıntılar şeklinde neredeyse tamamı dışardan görülebiliyor.
Galerius Kemeri (Kamara), Selanik'teki belki en özgün ve ilginç roman yapıdır. Kemer, MS 298’de Perslerine karşı kazanılan savaşı anlatan bir zafer anıtıdır. MS 4. yüzyılın Roma anıtsal mimarisinin bir örneği olarak, her bir sütun üzerine mermer paneller şeklinde hazırlamıştır. Bu mermerlerde belli olayların gösterimleri kolayca görülebilir, İmparator Galerius (Gaius Galerius Valerius Maximianus Augustus), atak sırasında, bir zafer çelenk taşıyan bir kartalın yaklaştığı şekilde, saldırırken takılı olarak sunulur. Pers askerleri, oryantal kıyafetleriyle kolayca ayırt edilebildiklerinde, daha küçük boyutta tasvir ediliyorlar. İmparatorun figürü baskın ve sahnelerin çoğu zaferi anlatıyor. Fillerin ve özellikle kemerin Kuzey sütununda bulunan develer, tespit edilebiliyor.
AGİA SOPHİA KİLİSESİ / SELANİK AYA SOFYASI
Şehirdeki en eski kiliselerden olan Aya Sofya Kilisesi ile ilgili en eski yazılı referans MS.. 795’e dayanmaktadır. Bununla birlikte, MS 620’nin yıkıcı depremine kadar orada bulunan bir başka Hristiyan tapınağının bulunduğuna dair arkeolojik kanıtlar bulunmuştur. Bu da aslında 7. yy'da yapıldığını göstermektedir, yapılırken İstanbul'daki Ayasofya örnek alınmıştır. Bu yönüyle güzel duvar resimlerine ve ayrıntılı mozaiklere sahip çok güzel bir "Kubbeli Bazilika" tarzı tapınaktır.
Kentin Osmanlı tarafından fethi ile cami olarak kullanılmaya başlanan yapı 1912 yılında yeniden Kilise'ye çevrilmiştir. 1917 yangınında büyük hasar görmüş, restorasyonu ancak 1980 tarihinde tamalanmıştır. Kilise Unesco Dünya Mirası listesindedir.
BEYAZ KULE
Ve nihayet şehrin sembolü olan, bugün müze olarak kullanılan Kanlı Kule, Kızıl Kule, Yeniçeri Kulesi veya Beyaz Kule. Kule, 12. yüzyıldan kalan eski bir Bizans tahkimatının 15. yy'da yerini almak için inşa edilmiş, daha sonra Osmanlılar tarafından restore edilmiştir. Kule aslında 1867’de yıkılan, deniz tarafındaki surlara ait üç kulenin en doğuda olanıydı. Liman savunmasını güçlendirmek için bir kale, bir garnizon ve bir hapishane olarak kullanılmıştır. Bir hapishane olarak ün salması nedeniyle “Kan Kulesi” (Kanlı Kule) veya “Kızıl Kule” olarak da bilinir . 1891'de beyazlatıldıktan sonra Beyaz Kule olarak değiştirildi.
Kulenin adlarına dair birçok söylenti mevcut, kanlı kule olmasının bir nedeni söylentiye göre ön cephesinin , yeniçeriler tarafından idam edilen mahkumların kanına bulanmasıydı. Başka bir söylentiye göre ise kule, yeniçerilerin katledilmesi yüzünden “Kanlı Kule” adını almıştır.
Sultan 2. Mahmut, 1826 yılında Yeniçeri Ocaklarının kaldırılması kararını aldığında, Selanik merkez olmak üzere tüm imparatorluk topraklarında yeniçerilerin öldürülmesini emretti. Osmanlı ordusunun o dönemde Selanik’te bulunan 6.000/10.000 yeniçerinin öldürülmesi için sürdürdüğü mücadeleden sağ kalan 3.000’i Beyaz Kule’de toplu olarak idam edildi. Böylece kulenin “Yeniçeri Kulesi” olan adı “Kanlı Kule”ye çevrildi.
Beyaz Kule'ye dönüşmesi ise yine söylentilere konu, bir yahudinin boyaması neticesinde olduğu söylendiği gibi, kanlı kule adının unutturulmak istenmesi nedeniyle beyaza boyanması da yaygın bir söylenti.
ZONGOLOPOULOS ŞEMSİYELERİ
Yunan heykeltıraş Georgios Zangolopoulos tarafından 1997’de yapılan ve Selanik’in simgelerinden biri haline gelen anıttır. Sanatçının en tanınmış eseridir. İlk defa 1993'te Venedik Bienali için yapılan "Şemsiyeler", daha sonra Brüksel'de Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi binasına yeleştirilmiş, şehrin 1997 Avrupa Kültür Başkenti olması şerefine 1997'de Selanik'e getirilmiştir.
ANO POLİ ve BİZANS SURLARI
Ano Poli aslında yukarı şehir demek ve burası birkaç yüz yıl önce aslında bir Türk Mahallesiymiş, 1917 yangınından da çok az etkilenmiş. Yangından kurtulmasına rağmen denizden uzaklığı, yokuşları nedeniyle bakımsızlıktan kurtulamamış. Kaderi ise 1990'lı yıllarda değişmiş, özellikle 1997'de Selanik'in Kültür Başkenti olmasıyla restorasyon hızlanmış, bugün ise oldukça popüler bir yer haline gelmiş.
Selanik Surları, M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında şehrin kuruluşundan hemen sonra yapılmış, mevcut duvarlar ise İmparator Theodosius döneminde, yani M.S. 390 civarında erken Bizans dönemine tarihlenmekte, yine de eski yapıların bazı bölümlerini barındırıyor. Surlar 7 kilometre uzunluğundaydı, bazı noktalarda ise 10 metre yüksekliğe ve 5 metre kalınlığa kadar çıkmış durumdaydı bugün ise 700 metre uzunluğundaki kısmı hala ayakta. En popüler kısmı ise Alysseos Kulesi (Trigonion Kulesi). Kule bir ortaçağ şaheseridir. 15. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş olup, bir cephane ve topçu kulesi olarak kullanılmıştır. Osmanlı yönetimi sırasında Kule Zincirli Kule (Zincir Kule) veya Kuşaklı Kule (Kuşaklı Kule) olarak da bilinmektedir .
Dar sokakları, Bizans surları, Alysseos Kulesi ile buraya kadar çıkmaya kesinlikle değer bir yer halinde ancak, buraya kadar yürümek yerine araçla veya otobüsle gelmek daha mantıklı, ayrıca belirtmek gerekir ki bu bölge özellikle geceleri daha popüler,zira tavernaların toplandığı bölge haline gelmiş.
Bunlardan başka kentte 15. yy'da yapılan İmaret Alaca Camii, 19 yy. da Sultan Abdülhamid tarafından hediye edilen Hamidiye Çeşmesi, Kentin arkeoloji müzesi, Aya Dimitros Kilisesi, 15. yy'da yapılan Yedi Kule (Zincirli Kule), Yahudi Müzesi, Kutsal Havariler Kilisesi gibi bir çok yer daha mevcuttur ancak bütün bu gezilecek yerlerin bir güne sığdırılması gerçekten zordur.
GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
Mustafa Kemal Atatğrk Evi
Beyaz Kule
Ano Poli
Agia Sophia
Rotunda
Galerius Kemeri
Forum / Agora
Aristoteles Meydanı ve Bulvarı
UNUTULMAMASI GEREKENLER
Şehir yürüyüşü de olsa en az 7-8 km yürüyorsunuz sokaklarda.
Şehir büyük, bir kısmını araçla gezecek olsanız bile araçtan inmeniz gerekiyor, en az 1 tam gününüzü ayırmanız gerekiyor.
Kavala kurabiyesi burada da yiyebilirsiniz, Greek Coffee deneyebilirsiniz (büyük fincanda Türk kahvesi)
Bu sayfada belirtilen yerlerin bir çoğunu görmek için wikiloc rotası: Selanik Turu
.